29 Haziran 2011 Çarşamba

İşte bugünüm ve dünlerim

Kaç zamandır hiçbirşey yazmıyorum buraya,buda bazı şeyleri kabullendiğimi gösterir.Belkide kabulenemedim öle yapmaya çalışıyorum yani kısaca rol yapıyorum,ve bu role bende inanmaya çalışıyorum.çok fazla birşey istmeiyodum fakat karşımdakinide değiştiremezdim ve bende değişemezdim.ama biz böle kabullendik,ben kabullendim ama birşeyler ters gidiyordu  neydiki kavgalarımızmı tartışmalarımızmıydı !Bilemiyorum herşey çok garipti birşeyler ters gidiyodu onun sevgisimi azdı yoksa benimkininmiydi ! Bu sorulara cevap verirmicenden ünlem işareti koyuyorum (!) niyeki bu soruların cevabını ben her gece veriyorum ben varım işte kocaman ben kocman soru işareti (?) Herneyse bugünde geçti bir gün biraz sıcak biraz yağmur karışıktı aynı benim duygularım gibiydi yaz yüzünü gösteremedi bir türlü aynı onun gibi..Aslında ben bazı şeyleri perdelemişim saklanmışım birşeyler onun korkusuyla onu kaybetme korkusuyla ben dün gece bunu anladım.Aşkta gurur olmaz diyolarya onda kocaaaamaaan bir gurur var.Evet bazı şeyler haklı olabilir ben onun yerine kendimi koyup düşünüyorum fakat o ! benim yerime koyup kendisini benim açımdan düşünmüşmüdür bende haklıyım kendi çapımda oda haklı bazen kesişiyor yollarımız ikimizde aynı kapıya çıkıyor düşüncelerimiz fakar bunlar yetmiyorki neden ? bak soru işareti koydum :)) havalar ısınmaya başladı terliyorum ama bazen çok üşüyorum donuyorum oda onun gittiğinden beri, belki birdenbire kilo vermemden de kaynaklanıyor olabilir :)ona neler anlatmak isterdim şuanda bütün herşeyimi ama dinlemezki ! Ne zaman dinlediki bana sorsanıza..acaba o şimdi napıyordur diye düşünmedim değil yine herzamanki gibi kıskançlık krizlerim tuttu hala o benim diyebiliyomuyum acaba işte bunun yanıtını ben hala veremedim..çünkü onun yanıtı onda...Neyse çok uzattım ona iyi geceler diyorum ama yatmıyorum uyumuyorumda daha sabahlar benim :)

27 Haziran 2011 Pazartesi

Eğer bir gün, Teninin renginden ötürü çıkarsan mahkemeye,

YABANCI

seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...

yapamadın ki

“Seni çok özlüyorum” değil de “Seni özlemek bile güzel” deseydin;
ayrı da olsak inanırdım beni her dem yüreğinde yaşattığına……

“Sen benim için çok özelsin” demeseydin de; “Özel olan her şey sende saklı” deseydin;
kendimi şimdi böyle basit hissetmezdim…

“Bir gün bitecek” demeseydin de “Aslında seni hiç sevmemişim.” deseydin ;
en azından delikanlı biri yaşatırdın yüreğimde…
Ama yapamadın ki…

Vedalaşabilecek kadar yürekli olsaydın ,
aklıma geldikçe gülümseyebileceğim hoş bir anı,
güzel bir tat olarak kalırdın bende…

SÖKÜP ATAMIYORUM 'DÜŞLERİMDEN'

Yine bir gece ve yine baş başayım kendimle, işte yine seni bulup
kaybettiğim yerdeyim.İnsanın bir şeylere karar vermesi ne kadar zor; ya seni içime gömmeli ya da artık içimden söküp atmalıyım. Ama her ne olursa olsun susmalıyım. Hangisi daha zor, hangisi daha acı? Gerçekten gitmeli miydin, yoksa yanımda kalıp savaşmalı mıydın?…Bir yol arıyorum kendime, bulduğum tüm yollarsa sana çıkıyor…Kapanmalı artık gözlerim. Sonsuz bir karanlıkta tek başıma yürümeye devam etmeliyim uçsuz bucaksız yollarda…Yürümeliyim ardıma bile bakmadan, yürümeliyim parçalayarak uğrunda ölebileceğim değerleri ve sevgileri, yok ederek yaşadığım tüm zamanları…Nasılda acımasız zaman. Nasıl da yüceltmiştim seni gözümde. Tutup kendi
ellerimle koymuştum en yükseğe, sonra keyifle izlemiştim yüceliğini. Ama
yine ben bitirmeliyim. Tutup kollarından indirmeliyim olduğun yerden. Ya da seni ölene kadar yaşatmalıyım taş kalpli dediğin yüreğimde…..Ne kadar zor bir karar Hiç bu kadar zorlanmamıştı zonklayan beynim..Bir yanım: “Bir daha kimse, hiç kimse onun kadar çok sevilmeyecek”, derken, bir yanım sakin, sessiz…Zaman geçiyor, yüreğim acıyor. Kapanmıyor yaralarım..Tükenirken ben, aklımda bir tek sen varsın…Görüyor musun, yine konuşuyorum ama sessizce….Susmayı öğreniyor yüreğim..Ama ben kararımı verdim…Seninle olduğum zamanları düşünmek bile bana mutlulukların en büyüğünü yaşatıyor..Seni ne çok seviyormuşum…Söküp atamıyorum düşlerimden...

BİR BEDENDE BÜTÜNÜZ BİZ

                                      ahh yanımda olsan,
                                        Deli gibi sarılsam sana, öyle hasretimki...
                  Elimi kalbime koyduğum her an seni yanımda bulacakmış gibi oluyorum.
    Sessizce adını fısıldıyorum Gözlerimi kapayarak. Sıcaklığın sarıyor dört bir yanımı.
                          Buz gibi odam birden sıcacık bir mekana dönüşüyor.
                          Özlüyorum birtanem. Sensizlik çok zor, üşüyorum...





Yazıyorum şuan hissettiklerimi, yazmaya çalışmak kar etmiyor çünkü inan hissettiklerimi yazmaya kelimeler yetmiyor. Meğer ne kifayetsizmiş sözcükler aşkın yanında, Gözlerine bir kere bakmam bir romanı yazmama yeter.
Hiç bir şey yerini tutmuyor senin.
soğuk klavyemin tıngırtıları beynimi kemiriyor adeta, Yoksun sevdiğim yoksun işte...
Müziğin her notasında sen varsın sanki  Bak ne diyor şarkıda ,Taner kaya


                             Dokundugun her yerim aciyor simdi,
                                gidemezsin ki, gidemezsin ki ..
                                  Biliyorum deli gibi sevdin,
                                ayrilalim artik diyemezsin ki

                                    Ayrılsak ölürüz biz bir bedende bütünüz biz 
                                      ellerde ölürüz biz

Tutundum güzel sesine tenine tutundum..."







Bir gece daha geçti en insafsızından, ayrı kalmak ne zormuş be cancağzım.





Yetmiyor yazmak hasretimi gidermeye
Yetmiyor hiçbirşey senin özlemini gidermeye.
Anladım ben sensizken yarım kalmış bir roman gibi anlamsızım.
Unutma sevdiğim,
ne kadar uzakta olursam olayım yine sendeyim.
Birgün uzaklarda yakın olur, önemli olan YÜREKLER BİR OLSUN...

Ay

Bitti…
Bitmeliydi belki...
Parçalanmış hayatlarımız bütün kalmış bir hayali kabullenemezdi. Mutluluğa kurulabilecek ütopyalar için ruhumuzda beslediğimiz tebessümler, ölüm tehlikesi olan tellerde asılı kalmıştı. Bir hayat izdüşümünde son viyadükte kaybetmiştik birbirimizi. Şimdi bunla yok bizi…

Birbirimize kayıp olmak hayatta var olma oyunumuzdu demek ki. Sen gitmeliydin. Bense; gitme demekten öteye gitmemeliydim. Öyle ya gitsem de dinlemezdin…


Kullanılmamış tüm gülücüklerini bana bağışlıyor şimdi dünya. Sense; ömründeki tüm gitmeler için “elveda”lar topluyorsun azığına. Gitme diyenleri dinlememek içinse çığlıklar yerleştiriyorsun kulaklarına. Oysa ben; azığında duran “elveda”lardan bihaber düşe yazmıştım tek heceye. Sonra düş’e yazmıştım her yolun sonunda sana düşüşlerimi. Hüzne çalan bir sonbahar vaktinde eski kitapların arasında biriktirdiğim bir yığın küflenmiş yalnızlığımla yineliyorum seni. Sonra; içimin deruni çöl gecesinden sesleniyorum sana: ‘bana susacak kadar ben, konuşacak kadar sen lazım’ diyorum.

Sen olmuyorsun ben “sus” kalıyorum…

Suskunluğum tahrip olup harflere dönüşüyor. Ve ben sana dair kurduğum tüm cümleleri mahya yapıp yüreğime asıyorum. İçimdeki özneliğin devam ediyor. Hayatımda bu kadar önemliyken önemsiz bir edat’a dönüşmenden korkuyorum. Bu yürek mizanseni bir monologdan oluşuyor; diyaloğu hiç olmayacak biliyorum. Ve sen sandığım tüm hayallerini içimin hayat akordu bozulmamış yanlarına saklıyorum…

Sonra gitarımın tellerine satıyorum acılarımı. Acıya bulanan tellerime vurdukça parçalıyorum parmaklarımı.

Geceler titrek elerime bulaşıyor her sabah. Giden “ay”a satır uçlarında kalmış, bir satırdan diğerine düşememiş hasretlerimi teslim ediyorum. Gelen “güneş”e yüzü hüzne bakan şarkılar besteliyorum. Bir çığlıktan uyanıp diğer bir çığlığa gözlerimi yumuyorum. Ve sen sandığım bütün hayallerini içimin hayat akordu bozulmamış yanlarımda saklıyorum.

Doğru yolundan şaşıyorum nefes almanın. Bir yerde veresiye olmayan ölümler çıkıyor karşıma, bir hüznümle bir damla gözyaşıma alıyorum hepsini. Birini ölüyorum. Sonra bir nefes daha alıyorum can sıkıcı bir senfoni tadında. Sonra ikinciyi ölüyorum. Ölmeyi bile beceremiyorum.

Ruhumun dallarında yedi veren acıyla günler eskitiyorum. Dünlerime tuz basıyorum yanına yarınları hapsederek. Ne seni bulabiliyorum bu zifiri karanlıkta ne de kendimi. Tüm sevgim kulağına fısıldanmış bir masaldı belki. İçimde kapan kıyamete, ensemde vurulan düşmana ve avuçlarımda biriken nefretime inat yudumlamalıydım hislerimi. Sana adanmış; ama benden ötesi olmamış fırtınalı bir yolculuktu bu. Haniydi mutlu olamama değecek yâr?

Yokluğuna var olmayı denedim durdum. “ünlem” dedin korktum, “virgül” dedin konuştum, “nokta” dedin sustum, “ayraç” dedin ve kayboldun. İsmimi isminden ayıran işareti sen buldun. Bense; yine yokluğunda var olmayı denedim durum. Kırılmak üzere olan bir kalemle, kızıldan siyaha çalan bir günde sana şiirler kurdum. Bir hayat izdüşümünde, son viyadükte birbirimizi kaybetmişliğimizi, bulunmazlığımızı hayat denilen iki çığlık arası bir nefesten ibaret olan oyunun acı sahnesi saydım. İçimi bu denli yakmaya sen yanlarımdan başladım…

Şimdi hangi rakamı versem sonucu sen çıkar? Hangi seni versem sonunda mutluluk yüzüme bakar? Yok, bu işlem ancak eşitsizliğe yol açar.

İsmin baştan sona ağlamaklı bir ömre bedel… Kayıpsın bana, benli her şeye, belki de en başta kendine… Kayıbız birbirimize. İçimin derinlerinden; koca okyanusları aşıp gelmiş, tüm harfleri hayata devirip kalbime ansızın düşüvermiş bir “mim” oldun. Öyle bir “mim” ki; “can” ı silmiş, “be” yi yutmuş, “te” yi unutmuş, “se” yi uyutmuş… Kendini bir tek “mim” de bulmuş. Şimdi yüreğimdeki “mim” in göz kapaklarıma düşüyor. İntiharına ramak kalan tümceler yakıyor beni. Ben ki kaç nefesimi asmıştım idam sehpasında. Son dileği hep sendi nefeslerimin. Ve ben, son dileği gerçekleşmemiş hayata prangalı bir mahkûm.

Gökten yıldızlar yağıyor üstüme. Birini tutsam diğeri kaçıyor. Payımıza düşenlerden payıma düşenleri alıyorum.

Dünya'sı

susmaksa sensizliğin anlamı
mühür vurdum dudaklarıma
sonsuza kadar açılmayacak
sevmekse seni sensiz yaşamak
gelmene gerek yok sensizliği de sevdim
aşksa okyanus gözlerinde boğulmak
her mavide senin gözlerini yaşıyorum
yokluğunda üşüyorsa bedenim
her ayaz her rüzgarda seni düşünür titrerim
boşver olsun
sustum seni sevdim
titredim yokluğunda yine sevdim
canım yanarken sensizlikte
hasretine göğüs gerdim yine seni sevdim
bitmez benim sevdam ben hep seni severim

O kadar

Uyanmak için çok erken, tekrar uyumak için çok geç bir saatte gözlerim açıldı bu sabah. Temiz ve serin havayı ciğerlerime çekerek uzun uzun yürüdüm.
Bazen bir kelimenin,bir cümlenin,bir fikrin, bir düşüncenin, bir duygunun içinde kaybolurum.

Ben kaybolmaktan korkmuyorum.

26 Haziran 2011 Pazar

UZAKTA ..

Çilingir sofrası kursak, çay bardağından rakı içsek.Buz olmasa ben söylensem,sen gülsen.Kar yağmaya başlasa, al sana buz desen,ben gülsem.
Üşüsem.Sarılsan bana, burnum ısınsa.Üşüsen.Baksam sana,için ısınsa.
Gün geceye dönse.
Sonra
.
.
.
Artık hepsi çok uzakta...

UYKU VAKTİ

Bir varmış bir yokmuş, diye başlasan masalına, fısıltıyla anlatsan, sesinin peşine takılsam, dalsam derin bir uykuya...
Az gitsem uz gitsem, dere tepe düz gitsem, rüya bu ya, beyaz bir odaya çıksa yolum, turkuaz renkli denizi görsem odanın camından, şaşırsam buna, sesin gülümsese şaşkınlığıma...
Yüz yıl sürecek uykusuna henüz dalmamış bir prensesi anlatsan, bilsem aslında masalı ama sana soylemesem. Uzansam beyaz yatağa, prensesin eline iğne batsa tam o sırada, gözlerim kapansa, sesin benden uzaklaşsa...
Sesini ararken, az gitsem uz gitsem, dere tepe düz gitsem, rüya bu ya, beyaz bir odaya çıksa yolum, turkuaz renkli denizi görsem odanın camından, tam o sırada sabah olsa, güneş odaya dolsa, gözlerim ışıktan kamaşsa, şaşırsam buna, sesin gülümsese şaşkınlığıma...

GEL VE GİTME

Bazen oluyor.
Hayatın küçük sürprizleri, tam da bunaldığınız, karmaşalardan sıkıldığınız bir anda sırtınızı sıvazlayabiliyor. Silkelen artık ben geldim bak diyor. Seviniyorsunuz, unutuyorsunuz, mutlu oluyorsunuz. O an.
Ama geldiği gibi çok da çabuk gidiyor; ya da biz alışıyoruz ona, nankörlük yapıyoruz.
Halbuki hayatı yaşanabilir kılan, bu küçük lütuflar. Iskalamamak, o an keyfini çıkarmak, değerini bilmek lazım.
Ben de güzel bir lütuf bekliyorum bugün ve yarından sonra. Kalbimin ve beynimin tam ortasına yerleşen endişeyi atlatmak istiyorum. Hiç bir şey yapmak gelmiyor içimden, durmak istiyorum; yazmadan, konuşmadan, kıpırdamadan…

Bekliyorum…

AŞK

"Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu" Demektir. Arapça "aş" kelimesinden türemiştir.

İÇ DIŞ

İçine birikenleri/içinde biriktirdiklerini tüketmek umuduyla durmadan ve bıkıp usanmadan yazıp durmak...
Benim gibilerin en büyük yanılsaması da bu zannedersem.
Çünkü yazarak tüketilmiyor, uçan kuş,yağan yağmur,şu deniz,anlatan bir dost, duygular, geçmiş,gelecek,şu an...
Yazarak tükenmiyor bu yaşam.
İçin yazdıkça doluyor yine/yeniden ve öyle bir an geliyor ki, bedenin içine dar geliyor, için dışına çıkmak istiyor.
Arada bir, içini dışına çıkarabilmeli...
Arada bir, içinin dışına çıkmasına izin vermeli...
Arada bir, için dışına çıkana kadar ağlayabilmeli...


İçin dışına çıkmasın,ortalık karışmasın diye durmadan ve bıkıp usanmadan yazıp durmak...
Benim gibilerin en büyük yanılsaması da bu zannedersem.

İçimdeki çaresiz kız

Gece yağmurlu,rüzgarlı,şimşekli ve gök gürültülü yani fırtınalı ve ruhumda aynı durumda. 7 yaşında kızım sevdiği herkesin ölüp bir anda yapayanlız kalmaktan korktuğu için iki gözü iki çeşme ağladı. Dilimin döndüğü kadarıyla anlatmaya çalıştım. Hani öyle bir durum ki insanlar yaşlanır ölür desen "sen yaşlı mısın?" veya "anneannem yaşlı mı?" diyor, hastalanır ölür demeye kalksan her hastalıktan ölünür sanacak. Sonsuz bir hayat yok herkes ölür desem bu sefer kendisinin de ölümlü olduğu gerçeğini fark edecek işler daha da karışacak... Zor gerçekten çok zor bunu anlatmak.
Öylesine gözyaşı döküyordu ki içimden bir an "söz veriyorum ölmeyeceğim" demek geldi. İnsanın tutamayacağı tek "söz" bu. Elbette demedim, içini rahatlatmak bütün korkularını hafifletmek isterdim. 7 yaşında da 77 yaşında da aynı, ölüm karşısında hep çaresiziz.

Kalabalıklar aktı gözlerinden. Paylaşamadım...

Sen anla

Sana söyleyecek hiçbir sözüm yok
Hatırla
Ne demiş Shakespeare?
“İnsanlar yalnızca kendilerinin hissetmediği acıları çekenleri teselli edebilirler”
İşte bu yüzden
Sen anla
Gelemiyorum yanına…

KEDİ VE ADAM

Kedi bana dik dik bakıyor.
Sen çapkın çapkın...
Kedi beni balık sanıyor,
Sen rakı.
O karnı doysun istiyor,
Sen başın dönsün.
Herkesin derdi ayrı...
Oysa ne balığım ne de rakı.
Geçip gidiyorum aranızdan,
Sana da ona da anlatmadan...

Rüya

Rüyanda görsem seni,
Sen beni görmesen.
Sarılsam sana, rüya sansan...
Arasan beni, ben orda olmasam.
Dalsan kendi rüyana.
Öpsen beni, rüya sansam...
Arasam seni, sen orda olmasan.
Yorulunca, dalsak uykuya.
Usulca...

Güzel bir arkadaşımın kaleminden ne kadarda haklı

Alışmak
Sonra da elin kolun bağlı öylece bakakalmak
Endişelenmek
Burkulup kalmak karşısında
Kırılmak, paramparça olmak
Acizlik bir yana
Susmak...
Çok üzülsen de gitmesinden korkmak…

Ezilsen
Artık hiç sevilmediğini düşünsen bile
Görmemezlikten gelmek
Ağlamak istemeyip kollarında
Ellere ağlamak…

Kaybetmektir alışmak
Yüzünü görmek istememek
Gülüşünün aklını çeleceğini bildiğinden
Dayanamayıp yine bakmak o gözlere
Her şeye rağmen
Onsuz yapamayacağını fark etmek

Kızmak
Bir kez daha nefret etmek kendinden
İzin verdiğin
En sonunda kendinin biteceğini bildiğin için
Alışkanlık işte
Tam bu yüzden yorar, yaralar
Bunu bilmek
Engelleyememek…

Belki elde olmayan bir terk ediş
Belki hiç ardına bakmadan öylece çekip gidiş
Kolaydır bir insana alışmak
Sonuçlarına katlanmak
Ama
Zor biter alışkanlık
Özlemesen de alışmışsındır bir kere
Sinsi sinsi işler içine alışkanlık
O yüzden
Hiç korkmamalı sevmekten
Ama deli gibi korkmalı
Alışmaktan…

Gece oldu üşüyorum nerdesin !

onca zaman ,, onca caba ,, onca sabir ,, onca safak ,, onca söz ,, onca an ,, onca ani ,,

Sence

Artık daha temkinliyim. Kimseyi gözümü karartıpta sevmem bundan sonra.Hayatımı onun üstüne kurmam.bana öğrettiklerinde var bak.Ama beni ne hale getirdin bakmaya yüzün olmaz senin bilirim.Gözyaşlarımın hesabını sen nasıl vericeksin ?sen seni günün birinde affedilebilcekmisin ki ben seni bundan sonra affedebiliyim ? ''yalancısın'' sen.
Adını yalancı koydum bırak öyle kalsın.

ne kadar cok sebebim varmis " bitmesi " icin oysa Alabildigim daha dogru bir karar yok

Bitti

Artik inanmaya gücüm kalmadigi icin bitti
Ne olursa olsun her defasinda pesinden geldigim icin bitti
Incittigin yerler gecmedi diye bitti
Her sususun bi oncekinden daha agir oldu diye bitti
Kendime saygim kalmadigindan bitti
Askta gurur olmaz ama sevgide gurursuz olmaz diye bitti
Kendime Gunaydin diyebilmem icin bitti
Adice bitmesine hep izin verdin diye bitti
Hayalperest birine asik olmaktan yoruldugum icin bitti
Yapilanlari görmedigin icin bitti
Bi kez olsun gönlümü almadigin icin bitti
Daha dogru bir karar olmadigi icin bitti
Senden vazgecemem sandigin icin bitti
Ugruna gosterdigim sabri anlamadigin icin bitti
Her defasinda ya susup ya kestirip attigin icin bitti
O kocaman sevginin yerini baska seyler almaya basladigi icin bitti
Sevginin sadece dilinde oldugunu anladigim icin bitti
Senin ugruna babami üzmemem gerektigini anladigim icin bitti
Benim kiz senin erkek oldugunu unuttugun icin bitti
Senden daha erkek oldugumu anladigim icin bitti
Zerre degismicegin icin bitti
Seviyorum dedigin sevdiginin ugruna hicbirsey yapmicagini gordugum icin bitti
Artik sana guvenim kalmadigi icin bitti

Neresinden baslamali ?

Sularinda yüzdüm sürekli günün birinde bogulucagimi bile bile ve bak sonunda karani goremedim ne yaparsam yapayim ulasamadim karana ve battim en derine  sussamda bir oldu senle konuşurken  yine bana düstü bak gitmek.     anliyorum sususlarini
Kopan yerlere dügüm atmak ne kadar akillicaydi ? Dügüm tek tarafli atildikca koptu  Herkes gördüde bunu bi ben göremedim  Simdi görüyorum gayet net bir sekilde  Cokmu gec kaldim ne be sevgilim ?
Hiç bir sevdanın aşkın bitmesini istemeyiz ama işte oluyor bazen anlaşmazlıklar ve kavgalar sonu birbirini seven çiftler hatta ve hatta evlilikler bile son bulabiliyor.

Bazı anlar vardır ya Ya vardır ya yoktur Göremezsin karanlıktan Çarparsın duvarlara Ama yine de yürürsün Bir sonraki adımın boşluk olsa bile Gözlerine bakmaktan Hiç korkmadım Sevgilim...

İçinde senin olduğun düşleri senden uzakta kurmayı. Sana bakmazken, sen dinlemezken masallarıma düşler saklamayı.

Masallar

Sana bakarken masallar yazardım ben,
seni dinlerken,sana dokunurken,
her harfinde bir düşü saklayan masallar yazardım.
Kimse bilmezdi.
Sende bilmezdin.
Kirlenmesin diye söylemezdim.

uzun bir hastalık gibi bitti...


Bitti Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Uzun bir hastalık gibi Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi Bitti. Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da Yürümeyi yeniden öğrenen felçli bir çocuk gibi Sokağa çıkmalıyım şimdi ve çoktandır İhmal ettiğim dostlara yeni bir adres bırakmalıyım Pencereleri açmalı, kitapları düzenlemeliyim Belki bir yağmur yağar akşama doğru Yarıda bıraktığım şiirleri tamamlarım Aşk da bitti diyordu ya bir şair Aşk bitti işte tam da öyle Bitti Bitti, yanımdan geçişindi sanki bitişin. Bitti, gözlerimi kapayışımdı sanki gidişin. Bitti biliyorsun değil mi yok dönüşü. Bitti ama bitişinde görkemli olmalıydı, sade oldu sıradan bitti. Her zamanki gibi olağan. Bitti, boşlukta kaldım sanki Bitti bir filmin bitişi gibi, hayatın bitişi gibi. Bitti, bu kadar basitti işte,dedim ya bitti. Ama sadece ve sadece bitti nede olsa en kolay eylemdir bitirmek. Bitti… Aşk bitti Dondu evren deniz kırık kırık asılı kaldı martılar ağızlarda kaldı son sözler dondu rüzgar yapraklar dingin Aşk bitti dondu renkler zambaklar, begonyalar lalaler, güller hepsi tek renk çiçekler Aşk bitti dondu duygular her yer çöplük aralarda cesetler...
İnanma aslında bitmedi 

yapamamki..

Bu oyun bitti


Bütün perdelerini çektim hüzünlerin
Çekirdeği içinde kırılmış küçük meyve tanecikleri gibiydi yüreğim
Aynı hüzün filmlerini tekrar tekrar izlemekti bu aşk
Bir elveda diyemeden biterdi
Hep aynı yaşanırdı yeniden başlangıçlar
Oysa ben bilirdim yenilerimiz hep eskiydi bizim
Kırık kırık parçalara bölerdim yüreğimi
Acırdı bu acılar hep aynı acılardandı
Tadı aynı sızısı aynıydı

En sevdiğim rengin adını koydum dünyamın 
Oysa karanlığını görüyordum
Siyahını kırmızıya çalıyordum
Yalan oyunu içinde kandırılıyordum.
Seviyorum sözcükleri suda kayboluyordu
Onun seviyorumları yüzmeyi beceremiyordu.

Elleri ellerimdeyken boştu parmaklarımın arası
Yalan renkleri hissetmiyordum

Şimdi kim dünyamın çizgilerini ezberleyebilir
Kim dokunabilir duduklarımın peteğine
Kim girebilir izinsiz duvarlarıma KİM...
Kim böyle hoyratça savurabilir gülüşlerimi
Çevirebilir gözlerimi karanlıklara.
Kim tutabilir ellerimin rüyalarını
Kim akışkanlı şevkatlerini dokundurur tenime.

Bir yalan oyunu bitti...
Uzaklara yolcukta yüreğim
Dönüşü yok biletimi kestim.
Elveda...

Biraz sessizlik istiyorum!

.İşte ben sadece

Hayat... Bir kuşun yolculuğu gibidir Kah orada...Kah burada... Ben sadece Kuşbakışı bir noktayım bu dünyada. Bir noktadan büründüm ete kemiğe Sancılar vererek doğdum Sancılar vererek öleceğim. Oysa ben sadece Bir gölde bir damla dairesiyim Yüz tuttum büyümeye.... An oldu hevesler yeşerdi topraklarımda An oldu vazgeçtim tutkularımdan Meyvelerini de topladım yasak ağacın Bedellerini de ödedim! Zehir oldu bal oldu kimi zaman tattığım Oysa ben sadece O kuşun kanadıyım çırpınan.. Bir gün bir el tuttu elimden Yeşil oldum filizlere kök saldım Düşmedi çiçeklerim dilimden. Bir göz düştü gözümden Yaprak yaprak döküldüm umutlarımdan Gün oldu toprağa verdim yarınlarımı Yarınsız kaldım. Oysa ben sadece bir zaman saniyesiyim Bir takvim yaprağında asılı duran... Gece ayla gündüz güneşle yarıştım Ben gibi... Beton  yığınlarında uyuttum bedenimi Hiçbir şarkıda geçmedi adım Destanlar yazılmadı savaşlarıma Ben sadece  sen gibi Asude bir yolcusuyum hayatın..

BEN SADECE...

Hatırlıyor musun? …
Benim, kurtardığın yürek
Gökyüzünün köseşinde…
Ve bundan böyle,
 
Ben sadece aşkın yağmuruna ve mutluluğun gözyaşına tutuldum…

21 Haziran 2011 Salı

Bir gece yarısı işte

İnsam hep sever ve sevilmek ister ama sevilmez sevmiceksin kimseyi karsindaki sevmediginde kiriliyosun cam misali parcalaniyosun çevrendeki kisilerin söylediklerini hiçe saymıcaksın dinliceksin Bağlanma derler evet doğru soyluyorlar.sonunda acı ceken taraf sen oluyosun bosuna akitiyosun yaşlarini bosuna nefesini tüketiyosun o seni gormuyor o seni duymiyor.yildirimlar kopar icinde gitmesi koyar sana!gitmek istersin burdan ama yasicam cok sey var dersin ve doğruyu bulana kadar teker teker satirlari okursun şiklari işaretlersin ama birsey var 3. Yanliş 1 doğruyu goturuyor ve bir yanlisin gömülmene yardimci olur.hep dersin neden ben niye hep ben o kadar soyleyen varki bu sozu sadece sen degilsin sadece sen degilsin ask acisi ceken avutursun kendini dagitmak istersin heryeri rahatlicani sanarsin vede rahatlarsin icinde birseyler kopar gidiyim yanina sokuliyim koynuna sabaha kadar izliyim dersin onu ama yapamazsin dalar gidersin hatiralar sarae dort bir yanini o gunlere geri donmek istersin bir sihirli deyneğim olsada onu geri getirsem dersin ama beynin derki o senin degil ve hicte olmucak getirsen ne faydaki yine gitcek senin olmadagi bir seyi sahiplenmiceksin o zaman anlarsin birseyleri buyursun buyudunu sanarsin. Dusuncelerin degisir bikere gorsun eski ben degilim degistim dersin ama o seni yeni halini girsün o yine eskisini gorur cunku hep kordur.sen sanarsinki beni girdu begendi hayir o baskasinin bunu kabul et der beynin kalbin caresizce o benim ve benim olcak dersin ikisinin arasinda kalirsin ve karsina biri cikar iste buldum dersin 1hafta sonra ayrilirsin aci cekmezsin arkasindan biri daha biri daha daha daha derken onu ozlersin gozlerini guluslerini bakisini ellerini en cokta opusunu yanimda olsa keske dersin ama o yoktur ve hicbir zamanda olmamistir. Ve hickimseyi sevemedim yeni bir ask bulamadim dersin ama o yine duymaz. Ve dersin ilk asklar unutulmaz..<3

Seviyorum

Hep Böyle Bir An Olsun Ayrılma Yanımdan,
Çevremde Ol Ki Oksijenim Kesilmesin,
Nefes Alayım Saçlarından Gelen Rüzgarla,
Kokunla Beraber Doldurayım Ciğerlerimi,
Ve Hayata Tutunayım Arkamda Senin Gibi Bir erkeğin Olma Ajantajı İle
...
...Kesemez Önümü Kimse Düşüremez, Yıkamaz Hiçbir Felaket Beni,
Başımı Çevirdiğimde Arkamda Olduğun Sürece...
Sen Hep Arkamda Ol Ki Ben Açayım Bütün Kapıları,
Sereyim Ayaklarının Altına Bütün Dünyayı.
Bir An Olsun Ayırma Gözlerini Üzerimden...
''Üşürüm'' Güneş Gibi Isıtan, Yakan O Bakışların Olmazsa...
Seninle Geçirdiğim Her Günüm Bir Aşk Filmine Konu Olacak Hatıralarla
Dolu
Ve Deli Gibi Yaşıyorum Aşkını !!!
SAHİP OLMAK VE AİT OLMAK BU SADECE SENDE YAŞANDI,
VE SANA AİT OLARAKTA BİR ÖMÜR SÜRECEK,
SANA AİT OLARAKTA SON NEFES TÜKENECEK ...

Aşka dair

Bazen gitmek istersin gitmek
istersinde kendine bile yalan söylersin
yenilmişsin bir kere aska,bir boşluk bırakıp
yeniden yazamazsın aşkı.
seni tekmelemeye başlamıştır yerlerde
bie köşeye atmıştır seni.
sessiz çığıklarda atarsın ışıkların içinde karanlıkta kalırsın
kimse seni görmez.bir arkadaşın vardır
yalnızlık çökersin yanına başlarsın ağlamaya
ah ulan aşk dersin kimse bulup getirmezki
bu senindir diye.para gibidir aşk bulan harcar.
son kalan bozuklarlada tuz alacaksın
basacaksın üstüne aşkın.
tuzda seni yakar aşkta
sadece bağırırsın kim duyacaksa..

Çok sıkıldım

Kocaman bi hiçlik.

Fazla bişey olmamalı bu senin için tanrı :S

Herşey bu kadar tesadüf eseriyken neden gelipte ben oldum, bilmiyorum. Ne bileyim, en basitinden, geçen günki trafik kazasında ölen kız olabilirdim. Ama olmadım. O da ben olabilirdi. Ama olmadı. Neye göre belirlenmiş bu? Neden bi kuralı yok? Şansına ne gelirse yaşa olayı ne kadar saçma. Artık hayatımı kendim biçimlendirmek istiyorum. Bunu deli gibi istiyorum. Mesela orta çağ da yaşasam. Elektrik olmasa. Kabarık kıyafetler giysek hepimiz ve erkeklerde uzun ceketler ve şapkalar. En büyük endişem, yapacak birşey bulamamak olsa. Bol bol vaktim olsa. Kitap okusam, gezsem.. Bi sürü şey yapsam ama yine de vaktim kalsa. Sonra taşrada yaşasam. Bütün gün evimi temizlesem. Şunu şuraya koysam nasıl olur diye düşünsem. Akşam kocam eve geldiğinde yorgunluktan (tabiri caizse) gebersem! Ama yine de onu birazcık daha mutlu etmek adına gülümsemeyi başarabilsem. O da bana tebessüm etse ve belki bi öpücük kondursa dudaklarıma. Sonra mum ışığında akşam yemeği yesek. Ona kendi yaptığım yemeği sunsam, o da bana o gün neler yaptığını anlatsa. hayvan tutkum olduğu için kedi köpek.  tavuklarımız olsa.. Keçilerimiz, koyunlarımız hatta ineklerimiz, danalarımız falan. Ben böyle basit bi şekilde de mutlu olabilirdim belki.

Ya da taşralı değil şehirli olayım. Şehir hayatının yoğunluğundan sıkılmış biri. Yardımcım olsun evde. İş kadını olayım. Ama yine de akşam evime geldiğimde masaya oturup iki çift laf edebilelim. Günün yorgunluğuna inat, gülümseyebilelim gözlerimizin içine bakarak birbirimizin. Hergün gördüğümüz onlarca yüze rağmen akşam evde karşılaştığımız yüz bize daha güzel görünse.. Kimseyi umursamasak, kimse bizi umursamasa. Ama biz mutlu olsak.

Ya da milyoner olsam. Kocam da öyle olsa. Her istediğimiz yere gidebilsek, hem de her istediğimiz anda. Ama yine de her gün birlikte olsak. Her akşam yemeği beraber yesek ve yine konuşabilcek bi konu bulabilsek. Bitmese konular, bitmesek biz..

Birini istemiyorum. Sadece hayal ediyorum, hepsi bu.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Günaydın Sevgilim


Sabahları ilk seni görüyorum
"Günaydın sevgilim."
O en sevdiğim dudaklarını öpüyorum
Gülüşün değişiyor, daha bir muzip

Hatırlıyorum başka şehirdesin, uzakta
Kalkmak istemiyorum yatağımdan
Sensiz düşman bu şehir bana
Şimdi çıksan gelsen, sarılsan aslında
Masalım yeniden başlasa...