31 Mart 2012 Cumartesi

KİTAP


Çok severek aldığımız kitaplara benzetiyorum ikimizi, hevesle aldığımız, “ilk” sayfalarını heyecanla ,
hiçbir cümlesini atlamadan, en ufak ayrıntıyı kaçırmak istemezcesine ;dikkatle ,sindire sindire okuduğumuz ,okumaya doyamadığımız; sürükleyici kısımlarını bir anda okuyup,
okumaktan sıkıldığımız anda daha sonra devam edilmek üzere bir kenara bıraktığımız…
Gün geldi tekrar elimize aldık sevdiğimiz o kitabı , açtık kaldığımız sayfayı yeniden,cümleleri okurken her bir detayını beynimize kazımak istercesine okuduğumuz ayrıntıları unuttuğumuzu fark ettik , hatırlamak istedik ; karıştırdık kitabımızın eski solmuş yapraklarını,okurken en etkilendiğimiz satırlarını hatırladık beynimizin ücra köşesinde, tekrar çıkardık eski yerinden, tekrar heveslendik , o “ilk” heyecanla devam ettik kitabı okumaya …
Sayfalar azaldıkça, hızımız azaldı , çünkü kitabın sonu yaklaşmıştı.Heyecanla sonunu beklerken, aynı zamanda bitmesini hiç istememekti bizimkisi…
Son yaprağıydı kitabın, yavaş yavaş , sindire sindire okuduk cümleleri, merakla geldik en son cümlesine. Her bir satırını dikkatle okuduğumuz o son sayfadaki en önemli cümle orda saklıydı, aynı zamanda tüm yazılanların beklenen, yahut hiç beklenmeyen sonu da…
Ve işte okuduk son cümlesini kitabımızın…
Şimdi kendime soruyorum;
“Kitap ,beklediğim kadar güzel miydi” ya da “okunmaya değer miydi” diye…
Hiç tereddüt etmeden cevaplıyorum,
“Evet, iyi ki okumuşum, anlatılamayacak kadar güzeldi” diye…

15 Mart 2012 Perşembe

Gözlerim acıyor uykusuzluktan uyku yetmiyor galiba ha bir de kalbim ağrıyor arada sevgi de yetmiyor galiba hepsi bu kadar .

Ben 3 tane yastıkla uyuyan bir insanım.

Birisi bacaklarımın arasına, birisi başımın altına, birisi de sarıldığım hayali sevgilim. Çok ekşınlı geceler yaşıyoruz

Kendimi garip hissediyorum. Aşıkmışım gibi hissediyorum. Onunmuşum gibi hissediyorum. Konuşmamıza gerek yok ki. Birbirimize sahipsek konuşmaya hiç gerek yok

Boşversene biz aşık olmayalım birbirimize

  • Konserlere gidelim.
  • Basketbol oynayalım.
  • Peste olabilir.
  • Maça gidip küfredelim.
  • Uçurtma da uçurabilir miyiz ?
  • Vosvosumuz olsun,içinde bizim müziklerimiz olsun.
  • Kumsalda uzanıp deli gibi içelim.
  • Gece de yıldızlara bakabiliriz.
  • Bisikletle gezerken yağmur yağsın,sırılsıklam olalım.
  • Benimle kek yapar mısın?
  • Aynı kitabı yan yana uzanıp okuyalım.
  • Ben sana uyurken şiir de okurum.
  • Sünger Bob izleyelim ara sıra olmaz mı ?
  • Balık tutalım,sonra tekrar denize bırakalım onları.

    Boşver aşık olmayalım biz.Aşk çok korkutucu.Beraber eğlenelim en iyisi.Ama hep benle uyu.Ne dersin ?

#kişisel


Konuşmaya ihtiyacım olduğunu biliyor muydunuz? Peki konuşacak kimsem olmadığını, artık çok yalnız olduğumu. İnsanların konuşmaları konuşmaları ve konuşmaları bu boş konuşmaların kalbimi kırdığını biliyorlar mı? Hiç aşık olmadığımı, bundan sonra asla kimseye güvenemeyeceğimi biliyor musunuz?  Omuzunu yaslanması için kimseye izin veremeyeceğimi,  hiç konuşamayacağımı artık. Mükemmel olmadığımı. Mükemmel olan o iğrenç insanlardan nefret ettiğimi. Ama o insanların ne kadar boş olduklarını anladım bugün hiçbir şey bilmedikleri için boş olduklarını, hiçbir şey bilmedikleri için mutlu olduklarını anladım. Düşüncelerim kafamda dönüp dururken nasıl mutlu olabilirim?

11 Mart 2012 Pazar

MEKTUPLAR

Sevgili aşkım,tatlı aşkım,bugünde yataktan çıkamadım.Az önce muhteşem bir düş gördüm ,fiziksel heyecanların ,insan uyandığında da arzuyu bütünüyle canlı tuttuğu gündüz düşlerinde biri ve uyanıncada  canlılığını süldüren azru,düşün verdiği zevke ne çok benziyor.Düşümde şuanda kim olduğunu bilmediğim bir adamın yanında yatakta uzanmış yatıyorum,hareketsizi,sessiz,derin düşlere dalmış biri bu.ona sırtımı dönüyorum.Ve sen çıkıp geliyorsun ve uzanıp yanıma,bana sarılıyorsun,aşkla ve sonra usulca,çok usulca dudaklarımdan öpüyorsun ve sonra ellerini tenimde gezdiriyorsun usulca okşuyorsun. Ve sonra benim üstümden geçip yanımdaki adama ağır ağır bulanan gözlerinle bakıyorsun.Ve ardından öpücüklerin daha sıcak daha nemli oluyor ve gözlerin dahada irileşiyor.Ötekinin yaşamı sana geçiyor  ve sen sanki bir ölüyü okşuyorsun.Hafifce kendimden geçmiş halde uyanıyorum.Küçük adamım seni sonsuz seviyorum,yaşama inanmıyorum,sana inanıyorum,ölümle birleşen ve benimle olan bu evren ancak seninle  var.Ben yalnızca senin kollarındaysam varım ve hiç sönmeyeceğim.Gerisi sadece çökmeyi düşleyen,benden korkması için bir nedeni olan koca bir sefalet.korkunç hüzünlüyüm,karmakarışığım.hem umut ediyor hem korkuyorum.Ve özellikle de kendimi kafaca çok yaşlı hissetmekten,artık hiç heyecan duyamamaktan korkuyorum.Yaşamı çok hor kullandım.Ve seni fazla seviyorum.Bunu coşkuyla,inançla,bir düşten öbürüne,seninle iligili olarak söylüyorum;dünya değiştirdim,seninkine geçtim.Aynada bir bak kendine,sevdiğim gözlerine,sevdiğim tenine,sevdiğim ellerine bak,kendini konuşurken dinle,söylediğin şeyi iyi anla,benim tek dostum,neden yalnızca senin dilini anladığımı,neden seni özgür bıraktığımı,senin zevk aldığın şeylerden benim de zevk aldığımı,neden seni gözüpek ve güçlü yalnızca kendi iraden için,benim olan,aşkımızdan benimki gibi muhteşem bir şekilde yükselen iraden için var olmanı istediğimi anla.Seni seviyorum,her yerinden heryerinden çok çok öpüyorum,gözlerimle,ellerimle,ağzımla.sonıuna kadar seninim.hiç birşey bana büyük bir istek vermiyor.Yalnızca sen varsın! Sen gerçek hükümdarısın bedenimin ve zihnimin...

iyi ki

canın çok sıkkındır, moralin bozuktur. hiç bir şey yapmak istemezsin boş boş camdan dışarıyı seyretmek dışında. o esnada telefonun çalar. kocaman yürekli insandır arayan sanki derdini hissetmişcesine. ne kadar gizlemeye çalışsan da anlar sıkıntını. şair timsali, indirirsin sıkıntını eşiğine ve o da çiçeklerle donatır senin garipliğini, örter sevgisini sıkıntına, yalnızlığına bir çınar gölgesi gibi. o'nu tanıdığına çok sevinirsin. iyi ki tanımışım dersin.

iyi ki tanımışım seni.
iyi ki varsın güzel insan.

GEÇMİŞ


Jennıfer o eskimiş rengi solmuş kırmızı mantosunu giymişti sadece,siyah renkli kalın topuklu postallarını giydikten sonra apartmanın merdivenlerinden sakince indi..Ne zaman o kırmızı mantosunu giyse geçmişi gelirdi aklına biraz düşündükten sonra çıktı.Hava soğuktu birazda puslu ellerini cebine koyup yere bakarak ilerledi kalabalıkta,biraz yürüdükten sonra sokağın sonunda birşey dikkatini çekti tahta bir tabela jennıfer severdi böyle varoş yerleri,ayakabılarını paspasa biraz sildikten sonra içeri geirdi.Cam kenarından bir masaya geçti mantosunun cebinden sigarasını çıkartıp bir fırt aldı,kafasını kaldırıp dumanını üfledi zaman geçiyordu buğulanmış camdan dışarıya bakıyor kendini gelen geçen insanların yerine koyuyordu ama yine mutlu olamıyordu  o karanlık geçmiş asla peşini bırakmıcaktı.Hala o uçsuz bucaksız kendi yaratığı denizde çırpınıyordu tutacağı birşey istiyordu yüzeye çıkmak dinlenmek huzura kavuşmak istiyordu ama bilmiyorduki her yanlış hareketi nefes almasını engelliyordu.Kapı sesiyle ilkilip kapıya baktı öylece kapıya bakarken üçüncü birasını bitirdiğini fark etti ve kapıya baktığında artık vakti geldiğini anladı masaya bozukluk bırakıp sessizce kalabalığa karıştı.