12 Eylül 2013 Perşembe

...



Her şeyden bıkmış,yıpranmış ve mutsuz bir kadındı.Tek isteği ölürken yanında birinin olmasıydı.Öyle'ya yalnız ölmek istemiyordu.Her gün aynı şeyleri yapıp,pencere kenarına geçip otururdu. Beklerdi neyi,kimi beklediğini bilmeden, saatlerce uykusuzluktan gözleri şişene dek otururdu.Sonra yatağına geçip sessizce ağlar uyurdu. Gün geçtikce daha kötü oluyodu, yaşlanıyordu en önemlisi hala yalnızdı. Gençliğinde geçirdiği günleri hatırlayıp kah gülüp kah ağlardı.Keşkeleri çoktu,mutlu olduğu zamanlar ise hatırlamıyacak kadar az.Geçmişte yaptığı hatalar yüzünden şimdi yalnızdı,yalnız ölücekti.Aslında ölüm korkusu ciğerlerine kadar girmiş kaçamıyor sadece susuyordu. Öyle ya kaçsa ne fark ederdi. Bir sabah güneş doğarken yatağında can verdi, yüzü gülüyordu sanki nur inmiş. Yaptığı kötülükler söylediği yalanlar biran'da silinmişti yoksa böyle gülmezdi.

10 Eylül 2013 Salı

ADAM

Bir adam var karşımda,yatağa boylu boyuna uzanmış. Gözü kapalı fakat uyumuyor.Sanki büyük fırtınalardan küçük sıyrıklar almış,canı yanmış ama iyileştirmiş.İşte öyle uzanıyor ve düşünüyor ama ne düşündüğünü'de bilmiyor.Bİraz içine kapanık biraz huysuz ve birazda iyimsel, işte öyle yatakta uzanıyor. Gözlerini açıyor bana bakaıyor. Sanki hadi gel sevişelim  diyor, ama yok yok sadece sarılıp uyumak istiyor. Çok üşümüş ve sadece sıcaklık istiyor biraz ruhunu ısıtmak , başka bir ruhla.. Güneş zorla perdenin arasından girip adamın yüzüne çarpıyor. Yanına uzanıyorum ellerimi tutuyor,bana dönerek ''hoş geldin seni bekliyordum '' diyor.

ÜŞÜDÜM

Rüyam'da bir kadın gördüm.Loş ışıklı bir odada,dağılmış yatağın üzerinde çırıl çıplak yatıyordu. Sanki ten rengini güneşin batışından almıştı.Dokunsam yanıcakmışım gibi... O kadar güzelki sanki tanrı saatlerce uğraşmış.Vücudunu incelerken , ayakları dikkaetimi çekiyor,incecik bir bilek ve küçücük pürüzsüz bir ayak. Özenle sürmüş kırmıjı ojesini belli. Sırtı o kadar muhtazamki kara kalem çalışması gibi,saçları dağılmış yatağa sağ kolunu yastığın altına sol kolu ise hemen yanında.Kalçasını dışarıya çıkarmış,sanki onu izlediğimi biliyormuş gibi poz veriyor bana bende onu yazıyorum. Gözlerini açıyor ve bana doğru bakıyor,galiba gel diyor. Güneş doğuyor, sanki güneş zorla perdenin arasından odaya giriyordu. Ve o altın sarı saçlarını sağ omzuna alıp,bana doğru dönerek sadece ''üşüdüm'' diyor.

6 Eylül 2013 Cuma

Mükemmel bir kıssadan hisse çıkartma hikayesi lütfen okuyun.


işte kurnaz abd ve ingiltere tilkiye tamda uyuyor türkiyeyi yöneten 50 yıllık sağ iktidarlarda genç horoza örnek. Türkiye halkınında tayyibin dediği %50 dediği uyuyan halktır tabiki kurunun yanı sıra yaşta yanıyor.emperyalizm bizi çeşitli yardım adı altında bizlere para ve köylüye bedava gübre vererek topraklarımzı öldürüp sonrada o toprakların verimsiz hale gelmesini sağladı.  İsmet İnönü'nün bir sözü geldi aklıma;ben sizleri aç bıraktım ama yetim bırkmadım demişti 2. dünya savaşı sonucu. daha sonra gelen gerici sağ iktidarlar bizi amperyalizme natoya ve abd nin kucağına atmıştır .
(türkiye genç horuz)

  Marşal yardımı.Yol yapın,araba alın,benzin kullanın,sakın raylı sisteme geçmeyin,ben kolayca sömürüp,yiyeyim sizi.İçimizde hain çok olunca,böyle gerçekçi öykülerde çok oluyor işte.


ABD’de bir askeri okulda ders olarak anlatılan Horoz ve Tilki Hikayesi!

“Dershanede hocayı beklerken ışıklar kapanmış ve bir çizgi film gösterilmeye başlanmış.
Filmin adı ” Küçük Tavuk “. Bir kümes var. Kümeste bir çok tavuk ile genç ve küçük horozlar, bir de kümesin yaşlı ve büyük horozu bulunuyor. Kümesin etrafında da bir tilki dolaşıyor.
Yaşlı ve büyük horoz, tilki içeri girmesin diye kümesin kapısını sıkı sıkıya kapatmış, tavukları dışarı bırakmıyor.
Tabii dışarı çıkamadıkları için doğru dürüst yemlenemeyen tavuklar da zayıf ve küçük tavuklar.
Yaşlı ve büyük horoz ise dışarı bırakmadığı tavuklara ölmeyecek kadar mısır tanesi dağıtarak yaşamalarını sağlıyor.

Kümese giremeyen tilki bunun üzerine kümesin tellerinde küçük bir delik açarak küçük ve genç bir horoza sesleniyor ve ona biraz mısır veriyor. Mısırı yiyen küçük ve genç horoz her gün gelip tilkiden mısır
alıyor. Bir süre sonra tilki küçük ve genç horoza tek başına yiyebileceğinden fazla mısır verince genç horoz hem kendisi yiyor hem de diğer tavuklara mısır dağıtıyor.

Böylece yavaş yavaş yaşlı ve büyük horozun kümesteki gücü kırılıyor. Horozun etrafındaki tavuklar azalmaya başlıyorlar. Artık popüler olan genç ve artık irileşen horozun etrafında ise tavuklar toplanıyor.Bu aşamada tilki kümesin kapısının önüne mısır bırakıyor. Kümeste bir tartışma çıkıyor.
Kapıyı açalım mı açmayalım mı diye. Sonunda korkarak kapıyı açıyorlar ve kafalarını dışarı uzatıp yemlenip hemen geri çekiyorlar. Bir süre böyle devam ediyor. Hiçbir şey olmuyor. Kümesteki tavuklar rahatlıyor. Korkuları azalıyor.

Nihayet bir gece tilki kümesin önündeki avluya mısır döküyor. Artık korkusuz olan tavuklar genç ve artık güçlü horozun öncülüğünde dışarı çıkıyor ve rahat rahat yemleniyorlar. Kümesteki her tavuk semiriyor. Tilki bir süre sonra gece kümesin kapısından kendi mağarasına kadar mısır tanelerini döküyor.

Sabah kümesten çıkan ve korkusuzca yemlenen tavuklar yemlene yemlene mağaraya kadar gidiyorlar. Sonra mağaraya giriyorlar. Onları içeride bekleyen tilki bütün kümes mağaraya girince mağaranın kapısını kapatıyor.”

Çizgi film burada bitmiş. Işıklar yanmış. Ve dersin hocası kürsüye çıkarak, “İşte Üçüncü Dünya ülkeleri böyle yönetilir” diyerek derse başlamış.

Sorular:
1-Kümes NERESİ?,
2-Yaşlı horozlar KİMLER?
3-Genç horoz KİM, şu anda neler yapıyor?
4-En önemlisi tilki KİM?

Buna göre içinde bulunduğumuz durumu sorgular isek binlerce yorum ortaya çıkar. Unutmayalım Ulusların dostları yok sadece çıkarları vardır.    (ALINTIDIR )

3 Eylül 2013 Salı

UYAN ADAM



 Ben gidiyorum buraya sadece elveda demeye geldim. Okşadığım saçlarına,ellerine,kokuna,gözlerine elveda etmeye geldim adam. Sen hiç bir zaman beni sevmedin, hiç bir zaman bu taraftan bakmadın,sen bu evde yaşamayı öğrenemedin ki. Hep başkalarından aldım haberini,başkaları getirdi seni eve, sen hep yabancıydın be adam. Ben senin olurken bile bir yabancıydın. Bak şimdi gidiyorum avuçlarından akıyorum sicim gibi.. Görüyormusun pardon hissediyormusun ? Senle çok yaşadık ama az vakit geçirdik. isim vardı ama sadece isim vardı işte BİZ yoktuk. Eriyorum sevgilim görmüyormusun ölüyorum. Ayaklarına kapanmışım ''beni bırakma'' diyorum duymuyormusun, uyansana be adam niye uyanmıyorsun. Sadece bir gece bir gece uyan tanıyım seni. taş gibisin biliyorum biliyorum aslında için o kadar sıcak'ki, elimi deysem yanıyorum. Kabuk bağlıyor avuçlarım ben bu acıya dayanabiliyorum. Ben acı çekmeye razıyım sevgilim, sen yeterki benim ol.Güneş doğacak birazdan,gitmek istemiyorum lütfen tut kollarımdan. Şimdi ben gidersem ,gidersem ölürüm yaşıyamam adam, ben seni seviyorum. Öyle sırtını dönmüşsün yatıyorsun ama biliyorum sende beni seviceksin. Bak sana söylüyorum ben gidersem beni özlersin,seversin ama çok geç kalırsın.Hadi uyan ve BİZ olalım ne dersin ? Sadece sen ve ben.Sanki karın boşluğunda yaşıyorum.Son bir sigara bittiğinde gitmiş olucam. Sevgilim izmaritler taşmadan uyan. Pekala uyanma adam ben böylede yaşarım, galiba bitti sigaram gidiyorum bak !! Baş ucundayım ben küçük bir kağıtta ''günaydın'' Hoşçakal..

BİR ÇAY

 
Arkadaşlar tam 3 aydır evde oturuyorum,çalışanlar bana çok özeniyor fakat ciddi anlamda sıkıcı ve berbat. İzlemediğim dizi yok, geceleri fox tv'deki ''Bir aşk hikayesi'' dizisini takip ediyorum akşam haberlerinden sonra'da ''Benim hala umudum var,Sana bir vericem,görüş kadınlar,güneşi beklerken'' Bunlar aklıma gelen diziler tabi izlediğim filminde haddi hesabı yok ''my name is khan,I am legend,deja vu,cesaretin var mı aşka,yeni hayat,aşkın izleri,otisabi,kovboylar ve uzaylılar,intikam benim,mükemmel bir kaçış,küçük gün ışığım,robot ile frank,erkek aklı'' Vardır daha izlediğim filmler aklımda kalanlar bunlar. Günlerim aynı geçiyor,sabah öğlen 15:00 civarı kalkıp kahvaltı yapıp birgisiyar başına geçiyorum sıkılınca kalkıp televizyon izliyorum film,dizi derken akşam oluyor. Kafama eserse taksime çıkıyorum, üşengeçliğim başladıysa koltukta sızıyorum. Bende arkadaşlarım gibi işe gitmek çalışmak isterdim kafa dağıtıyorsun hiç değilse. Tabi iş yok bulamıyorum, bulsamda beğenmiyorum, en büyük etkisi cumartesi pazar çalışmam. İstemiyorum yahu cumartesi gecesi dışarıya çıkıyorum yani o yüzden hafta içi çalışacağım bir iş olması gerek.günler ilerledikce'de kilo alıyorum. Gecenin bir yarısı kalkıp sucuklu yumurta yapıyorum,cola,çilekli süt, abur cubur derken popom büyüdü biraz.Anlıyacağınız evdeki kedimden pek bir farkım kalmadı. Neyse çayımı tazelemeye gidiyorum. ÇAYA GELMEK İSTEYEN VAR MI ?