26 Ağustos 2013 Pazartesi

Hüzün





Hüzün


Jennifer o eskimiş,rengi solmuş kırmızı mantosunu giymişti. Siyah renkli postallarını giydikten sonra apartmannın merdivenlerinden sakince indi. Ne zaman o kırmızı mantosunu giyse geçmişi gelirdi aklına, hüzünlenirdi. Bir an düşündükten sonra çıktı,hava soğuk ve pusluydu. Ellerini cebine koyup yere bakarak ilerledi kalabalıktan. Biraz yürüdükten sonra sokağın sonunda birşey dikkatini çekti; tatlı bir tabela. Jennifer severdi böyle varoş yerleri. Ayakkabılarını paspasa sildikten sonra içeriye girdi. Cam kenarında bir masaya geçip mantosunun cebinden çıkardığı sigarasını kibritle yaktı. Sigarasından bir duman alıp kafasını kaldırıp dumanı üfledi. Buğlanmış camdan dışarı bakıyor ve kendini gelen geçenlerin yerine koyuyordu. Ama yine mutlu olamıyordu. O karanlık geçmiş asla peşini bırakmayacaktı. Halen içinde yarattığı uçsuz buçaksız denizde çırpınıyor; tutacağı bir dal arıyordu. Yüzeye çıkmak dinlenmek ve huzura kavuşmak istiyordu. Ama biliyordu ki; her yanlış hareketi nefes almasını engelliyordu. Kapı sesiyle irkilip, kapıya baktığında artık vakti geldiğini anladı. Masaya bozukluk bırakıp sessizce dışarıya çıktı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder