28 Mayıs 2011 Cumartesi

KEŞİFLER

Yağmur kötülükleri toprakta eritmek istercesine şiddetli iniyor yeryüzüne. Ve ben burnumu buhar kaplı camlara dayamış, bir güvercin gagası telaşıyla camı tıkırdatan yağmuru izlerken kuruyorum hayallerimi. Ben senden öğrendim hayal kurmayı ve hayal kurmanın insana verdiği cesareti.
Bilirsin işte, başım öne eğikti hep seni tanımadan önce. Yanaklarımı utangaçlığın yangını basardı sık sık ve bu kentin insanı değilmişim zannederdim. Bu karmaşık şehrin, bu telaşlı caddelerin… Üzerime gelirdi hareket eden her nesne, mahmuzlanmış atlardan kaçan Kızılderili bebeleri gibi kaçınırdım sokaklardan. Elimden tutup, pergelin bir ayağını şehrin en sağlam zeminine basarak, diğerini açmayı bana sen öğrettin. Öğrendim ki, hayal; gerçekten olmayana değil, olmasını istediğine atılan en rasyonel adımmış. O en büyük kurgunun içindeki başka kurguları önemsemeden kendi ufkumu kurgulama temrinlerini de bana sen yaptırmıştın.
Şimdi bak, yağmur bile indiremiyor toprağa hayallerimi, o kadar güçlü yani, o kadar yenilmez ve azimli…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder